Türümüz dev bir meteorun Dünya’ya çarpması sonucu veya Güneş’in bir süper novaya dönüşmesiyle yok olabilir. Böyle bir durumda “kaderimiz buymuş…” der, en yakınımızdaki insana sıkı sıkı sarılır, tüm yaşayamadıklarımız için birkaç göz yaşı döker, perdeyi kapatırız.
Ancak türümüz nükleer bombalar veya küresel ısınma gibi insan nedenli bir yok oluşla karşılaşırsa işler değişir. Yukarıda çizdiğimiz huzurlu tablonun yerini küfür, kıyamet ve bela okumalar alır ki eminim giderayak hiçbirimiz böyle şeyler olsun istemeyiz.
Sözde istemiyoruz ama eylemlerimiz aksi yönde gerçekleşiyor. Adeta “nasıl ederiz de güzelim türümüzü yok ederiz” diye didiniyoruz. İnsanlığı yok edecek son projemiz ise bir “süper bakteri” yaratmak. Siz bu satırları okurken bile el birliği ile emin adımlarla, tutarlı bir şekilde yüzlerce milyon insanı öldürecek süper bakteriyi inşa ediyoruz.
Bakteriler gezegenimizde yaşayan en eski canlılardan. Hayatta kalma konusunda uzmanlar ve neredeyse her yerdeler! Evimizde, sokaklarda, yediğimiz besinlerde hatta içimizde yaşayan sayısız bakteri var. Birçoğu ile iyi anlaşıyoruz. Karşılıklı bir hukukumuz var, biz onlara hayatta kalmaları için yardım ediyoruz, onlar da bize.
Ancak çatışma içinde olduğumuz bazı arsız bakteriler, vücudumuzu işgal edip, organlarımızı bir güzel yiyip, bizi öldürebilirler. Geçmişte bunu çok sık yaptıklarını söyleyebiliriz. Ancak bugün bu düşmana karşı geliştirdiğimiz bir süper silah kullanıyoruz: Antibiyotikler! Aşı ve antibiyotik devrimi ile bakteriyel enfeksiyonların neden olduğu ölümlerin önüne geçerek milyonlarca insanın hayatını kurtarmayı başardık.
Televizyondaki hijyen ürünü reklamlarında dikkatinizi çekmiştir. Ürün kullanıldıktan sonra her zaman birkaç bakteri hayatta kalmayı başarır. Antibiyotik kullandığımızda vücudumuzda da benzer bir tablo oluşur, bakterilerin çoğu ölür.
Ancak evrimin bir cilvesi olarak hayatta kalmayı başaran bu birkaç dirençli bakteri, bağışıklık sistemimizin zaaflarından faydalanarak firar ederse; üreyebilir veya diğer bakterilere bu direnç bilgisini aktarabilir.
Tarih hafızası zayıf bir tür olduğumuz için küçücük enfeksiyonlardan ölen insanları çoktan unuttuk. Bir tıp devrimi olan antibiyotikler, şimdi her çekmecede, buzdolabında bulunabiliyor. Bu eşsiz silahı bir hızlı tüketim malzemesi haline getirdik, adeta ayağa düşürdük.
Basit bir soğuk algınlığında bile fütursuzca kullandığımız her antibiyotik ile milyonlarca insanı öldürecek bir süper bakterinin oluşumunu hızlandırıyoruz. Ulaşım alanındaki gelişmeler de göz önüne alındığında ortaya çıkacak bir süper bakteri ile küresel bir salgının yaşanması büyük bir olasılık.
Ancak savaşı daha kaybetmedik. Bakterileri sürekli gözetim altında tutan, gelişen dirence karşı yeni antibiyotiklerle cevap veren bilim insanlarımız, laboratuvarlarımız var.
Yine de bilim insanlarının arkasına saklanıp, türümüzün geleceğini riske atmanın bir anlamı yok. Bakterilerin süperleşmesini engellemek için herkes elini taşın altına koymalı ve gereksiz antibiyotik kullanımından uzak durmalı.
Kaynak:
http://apps.who.int/iris/bitstream/10665/112642/1/9789241564748_eng.pdf?ua=1