Sizin şu an okumaya başladığınız Pitstop Blog’da yayınlanmış olan bu yazıyı, ben daha yeni yazmaya başlıyorum. Geçtiğimiz 2,5 saat boyunca “ne yazacağım ben ya?” diyerek iş arkadaşlarımı sıktığım için nazikçe uyarıldım, nezaketin işe yaramadığını gören bazı iş arkadaşlarım tarafından da hafifçe tartaklandım.
Bu nedenle yazımda “yazmak” eyleminin büyülü dünyasında sizinle birlikte bir keşfe çıkmayı, bu esnada da yazımı tamamlamayı umuyorum.
Yazmak için önce bir nedene ihtiyacınız var. Tabii eğer grafomani hastalığından muzdarip değilseniz. Grafomani saplantılı yazma dürtüsü anlamına gelen bir kelime. Özellikle psikiyatrik bir bağlamda kullanıldığında, başıboş ve karışık ifadelerle kendini gösteren morbid zihinsel bir durumu anlatır ve çoğu zaman anlamlı olmayan kelimelerin yan yana gelerek saçmalık haline dönüşmesini ifade eder.1 Bu satırları yazan değil de okuyan olduğunuz için muhtemelen grafomani değilsiniz. Aksi olsa değerli vaktinizi yazmaktan başka bir şeye harcamaya dayanamazdınız.
Ne diyorduk? Yazmak için bir neden. Bu neden; potansiyel okuyucularınızla iletişim kurmak, psikolojik olarak rahatlama isteği veya size verilen bir yazma görevini yerine getirme gibi çeşitli başlıklar altında toplanabilir. Eğer bir nedeniniz yoksa zaten yazmak aklınıza gelmeyeceği için sorun da olmayacaktır.
Yazmak için nedenler oluştuğunda hangi biçimde yazacağınız sorunuyla karşılaşırsınız. Bir yazı; rastgele yan yana gelmiş harflerden, kaotik ses sembollerinden de oluşabilir. Ancak yazınızın amacına göre hikaye, deneme, makale, şiir, fıkra, anı vb. gibi çerçevesi çizilmiş bir biçim seçerek işinizi kolaylaştırabilirsiniz. Zoru seviyorsanız deneysel biçimler üzerine de çalışabilirsiniz. Ancak unutmayın ki sınırları bilmek yazma işini kolaylaştırır. Sınırsızlık eyleme geçmeyi oldukça zorlaştırır. Eyleme geçip yazmaya başladığınızda ise kaybolma olasılığınız yüksektir.
Örneğin bir deneme yazmaya karar verdiğinizde; üzerine yazdığınız konu hakkında kendi duygusal ve düşünsel deneyimlerinizi paylaşmaya başlayabilirsiniz. Düz bir yazı olan bu biçimde, her paragrafta bir düşünce işlenmelidir.
Bu noktadan sonra Hemingway’in de söylediği gibi “Gerçekten yeteneği olan ve söylemek istediği şeyler hakkında samimiyetle hissettiklerini yazan hiç kimse bu kurallara uyarak kötü bir şey yazamaz.”
Ancak anı olarak başladığınız yazınızı bir denemeye çevirmeye çalışır, bir de üstüne alıntılar kullanır ve bilimsel verilerden faydalanırsanız; yukarıda da belirttiğim gibi kaybolma olasılığınız yüksektir.
Yine de kim bilir belki de yazmak kaybolmuşların bir uğraşıdır. Eğer siz de kaybolduysanız ve ısrarla yazmak istiyorsanız tek yapmanız gereken kelimeleri özgür bırakmak. Onlar yolunu bulacaktır.
Referanslar:
- Drever J., (1954), A Dictionary of Psychology, Harmondsworth: Penguin Books